Günümüzde Algoloji bölümünde yapılan araştırma ve tedaviler, bir çoğumuzu canından bezdiren ağrılar konusunda yüz güldürüyor. Bu ağrılar arasında ön sırayı romatizmal ağrılar alıyor.Gazi Üniversitesi Algoloji Profesörü Avni Babacan ağrılar ve tedavi yolları hakkındaki sorularımızı yanıtladı.
Romatizmal hastalıklarda algoloji nasıl fayda sağlamaktadır?
Ben algoloji ile uğraşan ağrı uzmanıyım. Bu bağlamda romatizma hastaları da doğal olarak ağrılarından kurtulabilmek için algoloji bölümüne de müracaat ediyor. Ancak böyle hastalıklar immunel sistemle ilgili olmakla birlikte otonom hastalıklar ya da benzeri inflamatör hastalıklar şeklindedir. Zaten bu hastalıkları romatizma doktorları tedavi ediyorlar. Bu hastalar genellikle işin bilinci içerisinde “Romatizmam var, ama bununla ilgili ağrılarım geçmiyor” diye geliyor ve bu kişiler genellikle tedavi altında olmalarına rağmen ağrı ve ıstırap içerisinde olan hastalar oluyor. Bizim hedefimiz, ağrı uzmanı olarak insanların ağrısız yaşamasını sağlamak.Bu ağrılar bir travmadan, bir ameliyattan sonra çıkan ağrılar olmayıp,vücuda durmadan kötü alarm, kötü sinyaller vererek beyinde ağrı hafızasını oluşturan, ağrı sinyallerini beyinde haritalandıran ağrı grubudur. Romatizma hastaları da bu kronik grup içerisinde değerlendiriliyor.
Sizce Algolojiye ağrının hangi noktasında, hangi durumlarında yer verilmelidir?
Algolojiye romatizma uzmanının, romatizma ile ya da bu ağrının nedeniyle ilgili olan araştırmayı ve tedaviyi yapmasına rağmen tedavilerin yetersiz kaldığı durumlarda yer verilmelidir.
Biz ağrı uzmanları “Gerekli ilaçlar kullanılıp, gerekli tedaviler yapılmasına rağmen ağrılar geçmiyorsa bu nokta da biz devreye girelim” diyoruz.
Bu noktada Algoloji neler yapıyor?
Romatoid artritli hasta eğer yerince medikal tedavilerden, biyolojik tedavilerden fayda bulmuyorsa benim algolojik olarak ağrı ile ilgili girişimsel yöntemleri uygulama şansım var. Bunlardan bir tanesi, radyofrekans, arkasından da ozon olabiliyor. Günümüzde artık radyofrekans kronik ağrıda, ağrının taşındığı sinirleri mekanizma olarak o sinirlerin ağrıyı ileten yolunu kesmek için kullanılan bir yöntem. Yani yüksek frekanslı radyo dalgaları vererek hastalığın olduğu yerde bir ısı yaratmak; ilgili ağrının taşındığı sinire – bu sinir motor sinir değil-tamamen duyu siniri, ağrı siniri, ağrı taşıyan bir sinir. Dolayısıyla oraya uyguladığımız gerek 40 derece gerekse daha yüksek 70-80 derecede uyguladığımız radyofrekans yöntemleri ile hastanın ağrı yolaklarını, beyne giden yolağını kapatıyoruz.
Biz romatoid artrit hastasında eklem stabiliteleri iyice bozulup, eklemlerde daha çokta omurga ile ilgili eklemlerde ciddi sıkıntılar ortaya çıktığı zaman eklemlere gelen o sinirleri radyo frekans ile uyuşturarak; hastanın 6 ay, 1 sene, 2 sene ağrısız kalmasını sağlayabiliyoruz. Bu noktada romatizma doktoru ve bizim ağrı hastasına yaklaşımımız multidisipliner olmalı. Yani ortak yaklaşım içerisinde olmalıyız. Romatizma doktoru da devrede olmalı, fizik tedavi doktoru da olmalı, psikiyatri doktoru da olmalı, gerektiğinde cerrah da olmalı. Ama ağrı uzmanı da burada yer almalı.
Bu ortak çalışma nasıl olmalı?
Biz hekimler eğer birbirimizin ne yaptığını bilirsek hem hastaya fayda sağlarız, hem de ortaklığımız güzel bir şekilde ilerler. Ankara’daki romatizma hocalarına, romatizma ile uğraşan doktorlara, ozonla ilgili, akupunkturla ilgili, ağrı tedavisi ile ilgili “Algoloji ne yapıyor?” diye verdiğim bir seminerde “Siz ozonun mekanizmasını ve ne yaptığını bilirseniz belki romatizmalı hastalarınıza, romatizmal hastalıklarda ozonu kullanacaksınız ve bundan iyi sonuçlar alacaksınız.” demiştim. Yapılan tedavinin içeriği ve gerekliliği iyi özümlenirse benim yapacağım o invazif ağrı girişimleri hastaya fayda sağlayacaktır.
Bu noktada sizin gelen hastalara yaklaşımınız nasıl oluyor?
Biz, kolum ağrıyor, dizim ağrıyor, bacağım ağrıyor, vücudumun her tarafı ağrıyor diye karşımıza gelen hastaya gerekli muayeneyi yaptıktan sonra romatizma doktoruna da yolluyoruz. Romatizma doktoru da hastayı kendi açısından inceleyip, tedavisini yaptıktan sonra eğer tedavi yetersiz kalıyorsa bu noktada Algoloji bölümünün tedavisini de başlatmak gerekir. Ben ağrı hocası olarak, algoloji bölümü olarak, bana gelen beli ağrıyan bir hastada nasıl multidisipliner bir yaklaşım sergiliyorsam; beli ağrıyan hastayı fizik tedavi doktoru da görmeli ve değerlendirmeli, gerekirse cerrahi endikasyon varsa cerrah tarafından da görülmeli; yani siz beli ağrıyıp da idrarı kaçırıyorsa, ayağı felç olmuşsa bu hastayı mutlaka cerrahiye göndermek zorundasınız. Tutup da ben seni tedavi ederim dememeniz lazım. Fizik tedavi doktorları, fizik tedavi yöntemlerini uygulayıp, istirahatle, ilaçla, egzersizle hastanın ağrısını kontrol altına alamıyor ve olay ilerliyorsa, algolojinin yapacağı girişimsel yöntemler var mı diye bize de danışmalı diye düşünüyorum. Cerrah aynı şekilde cerrahi endikasyon koymayıp da ameliyat yapmadığı vakaları bize, “Gidin size ağrı doktoru iğneler ile birtakım tedavi yapacak.” diye gönderiyor. Dolayısıyla branşlar kendi aralarında böyle bir iletişim sağlarlarsa sonuç almak daha kolay olur ve hastaya daha yararlı oluruz. Benim inancım budur. Radyo frekans yöntemi, ozon ve diğer yöntemler bizim hep uyguladığımız yöntemler içerisinde bulunuyor. Önemli olan hastayı doğru değerlendirmek, doğru teşhis koymak ve sonuçta da doğru yaklaşımla doğru tedaviye yönlendirmek.