Sosyal medyanın yaşantımıza getirdiği olumluluklar saymakla bitmez.  Çünkü Facebook’umda çocukluluğumdan gelen güzel isim, çocukluk arkadaşım yazdığı mesajla bana” “merhaba” diyordu. Bu güzel çağırı, beni çocukluğuma, Giresun’da yaşadığımız o güzel günlere götürdü.50 sene öncesinde Giresun, birçok büyük illere taş çıkartırcasına   gecesi ve gündüzüyle; son derece modern, sosyal  ve canlı  küçük bir  ildi. O  yıllarda evler şimdikinin aksine  kocaman meyve ağaçları ,  ortanca, papatya  ve kır çiçekleriyle  dolu bahçelerle çevriliydi. Bahçelerde biz çocuklar; ağaçlara çıkıp meyve toplar, yakan top, istop oynardık. Öyle ki  yaz tatilinin sorumsuzluğuyla   kendi aramızda çeşitli oyunlarla çocukluğun keyfini ve yaşamın tadını gönlümüzce  çıkartırdık. Yazın  okulların  tatil olmasıyla       deniz sezonu açılır,  bizde haziran ayında   başlardık denize girmeye. Gerçi 19 Mayıs   provasıyla birlikte denize girenlerin  sayısı hiçte az sayılmazdı. Birkaç anne bir araya gelerek organizasyonu oluşturur, bize de keyifle denizde yüzmek ve bir arada  eğlenerek  tatilin güzelliğini  çıkartmak kalırdı. Ve herkes kendi kendine yüzmeyi öğrenir, denizde top oynar ”kim  suyun altında balık gibi yüzer” yarışması yapardık. Bu arada belirtmek isterim; o yıllarda da Giresun da tıpkı bu gün olduğu gibi kadınlar mayo ve bikiniyle denize girerlerdi. Deniz dönüşünde  sahilde yürürken; heybetli kalesiyle Giresun bir başka güzel ve ihtişamlı görünürdü. Akşamları ise ayrı bir sosyalliğe sahipti. Parklarda müzik yapan gençleri dinlemek  yaz akşamlarına  ayrı ve süzülmüş bir güzellik katardı. Her Cuma akşamı Trabzon’dan İstanbul’a  gidecek olan vapur  Giresun yolcularını  almak için 2-3 saat şehirde kalır, bazı evlenen çiftler de vapurla balayına çıkarlardı. Atılan havai fişekleri arasında     gelinliği ve damatlığıyla vapurun merdivenlerinden  çıkan   bu çiftleri izlemek ise ayrı  bir çeşni  ve heyecan katardı yaşantımıza. Henüz daha Aşk Gemisi” adlı televizyon dizisi çevrilmeden  yıllar ve yıllar öncesinde  ” Karadeniz” adlı bu gemi  sanki Giresunluların yaşama geçirdiği bir aşk gemisiydi. Böylece gemi balayına çıkmış gençlere 2  gün boyunca Karadeniz kıyılarının güzelliklerini  setrettirerek  ömür boyu  imrendirerek anlatılacak  bir rüyayı yaşatırdı. Yaz geceleri  açık hava sinemalarında  film izlemek, kış geçeleri sinemaların 18.30 aile    matinelerine   yetişmek gibi   heyecan ve coşku vericiydi. Dolu dolu geçen koca bir yazdan sonra istek ve özlemle  başlanan okul hayatına, kurulan müzik grupları  ile hafta sonları  çalışmalar yapılır  ve yıl sonunda  konserler verilirdi. Hatta benimde içinde yer aldığım “dağ çiçekleri” isminde dört kızdan oluşan bir orkestramız vardı. İşte böyle modern ve çağdaş bir ildi Giresun.! Ben de yazı ayrı kışı ayrı bir sosyalliğe sahip bu güzel   şehrin az bilinenlerini anlatarak, doğduğum  büyüdüğüm bu güzel şehre olan vefa borcumu ödemek istedim. Ama mazide kalan o güzel günlere yaptığım yolculukta ”hey gidi günler ,ne şanslı bir nesilmişiz “  demekten de kendimi alamadım.

383 766 284