Her yeni bir filim izlerken   sinemanın dünden bu güne   gelişimini  ve   geçirdiği evreleri  düşünürüm. Çünkü çok yol katetti  sinema. Çevrilen filimler; çevrilmek için değil, verilmek istenen mesajı  en doğru şekilde vermek için  çevriliyor. Artık ” yaptım oldu, benden bu kadar” değil; en güzeli, en iyi anlatımı, en iyi görüntüyü ve en doğru mesajı ve mesajları vermek üzerine  kurgulanıyor. Çok emek,  çok fedakarlık ve çok özveri ile hazırlanıyor. Gelişen teknoloji den yararlanmak için hiçbir şeyden kaçınılmadan    sinema severlere ulaştırılıyor. Bu gelişme de hem  sanatçıları, hem sanatseverleri   sevindirirken sinemanın yarınına  da  güvenli baktırıyor. Sinemanın yıllar içindeki  bu olumlu  gelişimi  bir başka sanat dalını  anımsatıyor. Emeğin  sabrın, özverinin ,inanç ve fedakarlıkla  yoğrulmuş  hali olan  tiyatroyu   düşündürüyor. Tiyatro sevenler de her sene olduğu gibi   tiyatro  sahnelerinde yeni  sezon    ile   birlikte sergilenecek  olan   oyunları  heyecanla   beklerken “tiyatro neden  hak ettiğini alamıyor”  diye düşünmeden de edemiyor.Oysa ki  tiyatro sahnelerinde dünya çapında  iz bırakmış muhteşem sanatçılarımız var. Tıpkı Yıldız Kenter gibi .Kenter ile  yıllar önce gerçekleştirdiğimiz tiyatro ,sinema ve sanat ile ilgili söyleşimizde ” Türkiye de ki şartlar sanatı ve  sanatçıyı  gerektiği gibi, gerektiği yere oturtmasını bilemiyor. Bizden öncekiler; çok fedakarlık yapmış ,bizden daha çok canı yanmış, çok fedakarlık yapmış sanatçılar. Onları düşündüğümde içim titriyor. Onların bize hazırladığı yolun; onlarınkinden daha rahat olduğunu görüyorum  ama    bizim yolumuzda  çok rahat değildi. Bizden sonrakilerinki   elbette daha da rahat. Tiyatro’yu çok sevdim. Tiyatronun yanı sıra    sinemayı da  sevdim, sinema bana heyecan verdi. Ancak sinema beni fazla kullanamadı . Yani sinema da   pek yerim olmadı.   Sinema da kendinizi  geriye dönük olarak düzeltebilirsiniz ama tiyatroda yapmış olduğunuz hatayı  fazla düzeltme şansınız yok. Kimyası farklı  tiyatronun. Her yıl yeniden  bir şey yapma şansınız da var, onu bozma imkanımız da  var maalesef .  Ama çabuk   farkına varıp ,çabucak  düzeltiyorsunuz kendinizi .41 .oyunda “ben bunu yanlış okumuşum” diyorsunuz. Bir saniyelik bir zamanlama  bile   o kadar büyük fark yaratıyor ki. Zamanlama  çok önemli tiyatroda. Sizi otomatik olarak  değişik  yerlere götürebiliyor. Vurgu   o kadar değişik  çağrışımlar yapabiliyor ki… Doğrusunu bulmaya çalışırken  eğer  iyi deşifre  edemediyseniz, şaşırıp kalıyor ve temsiller sırasında da  oyunun bir tarafı zedelenmiş olarak gidiyor. Bu  sizi üzüyor canınızı yakıyor.” Hay Allah ,daha önce fark etseydim diye hayıflanıyorsunuz “ sözleriyle, sanatın güzelliğini,  verilen emek  ve özveriyi dile getirmişti.Keşke sanatın  önemi ve özverisi herkes tarafından anlaşılsa ve hiç unutulmasa! 

383 766 284